Bu kitapla köyümün uçsuz bucaksız kızıl dan tarla­
larında dolaşan kahraman ruhlara ve haksız yere ölenle­
re sesleniyorum. Ben sizin soyunuzdan gelen bu değer­
siz, soya sosuna batırılmış kalbimi söküp parçalara ayır­
dım, üç kâseye koyup darı tarlalarına bıraktım. Sizlere
adağımdır bu! Gelin yiyin!

Bu kitapla köyümün uçsuz bucaksız kızıl dan tarla­larında dolaşan kahraman ruhlara ve haksız yere ölenle­re sesleniyorum. Ben sizin soyunuzdan gelen bu değer­siz, soya sosuna batırılmış kalbimi söküp parçalara ayır­dım, üç kâseye koyup darı tarlalarına bıraktım. Sizlere
adağımdır bu! Gelin yiyin!

Kim başa geçerse geçsin bizler sonuçta sıradan halk olarak kalacağız.

Sizlerden birini öldürürsem ödeşmiş oluruz, sizden iki kişi öldürürsem ben kazanmış olurum. Umarım karşılıklı barış ve huzur içinde yaşarız.

Halk bir sudur ama asker kardeşlerimiz suyun içinde yüzen balıklardır. Balık en çok neden korkar? Balık oltadan korkar mı? Balık balıkçıldan korkar mı? Balık su yılanından korkar mı? Balık en çok ağdan korkar! Başınızın arkasında ne var? Topuz. Topuzun üzerindeki ne? Ağ.
Kesin topuzlarınızı, çıkarın başınızdan ağlarınızı.

Biz kadınlar üç bin yıl boyunca hep baskı altında yaşadık, şimdi omurgamızı düzeltmenin zamanıdır.

Gözlerinde çok güzel, ölüleri bile büyüleyebilecek bir parıltı vardı.

Yağmur ve çiğ damlaları bütün bir yıl ayrı kalmış iki sevgilinin gözyaşlarıydı.

Ben her şeyi gözü kapalı görürüm, dünyevi işler bana vız gelir.

Kuyruğunu sallamaktan vazgeçsen iyi olacak, değerli damadım; kuru gurur fayda etmez, köpekler bok yemeye bayılır insanların önünde.